4 Temmuz 2014 Cuma
Adını Sen Koy..
Kaç aydır yazamıyorum.. Yazma yeteneğim gitti.. Bir sene içerisinde yaşadıklarım her şeyi aldı götürdü benden.. Benliğim bile, gidip gelmek arasında bocalamakta.. Sevda dedikleri şey zormuş bunu anladım.. Yoruldum, üzüldüm, kırıldım, paramparça oldum.. Yaşadığım hayal kırıklıklarını söylemiyorum bile! Platonik sevmek, tapmak dedikleri şeyi yaşadım sanırım. Deli cesaretini en büyük, en yüksek şekilde yaşadım. Yüzünü ellerime ezberlettim, kokusunu burnumun direğine yerleştirdim, birlikte vakit geçirdiğimiz tüm zamanları saatine, saniyesine varana kadar aklıma kazıdım. Sonuç ne diye merak ederseniz, hiçbir şey.. Şimdi o başka anılara yardımcı olmakta, bende kendi hayatıma sağlam bir 'başrol' olmaya çalışmaktayım..Tabii ki böyle bir şey mümkün değil.. Bir seneyi geçeli bir kaç ay oldu ama, ne ben başkasıyla olmayı becerebildim, ne onun benim olmasını sağlayabildim.. Şuan saçma şeyler yazıyorum buraya biliyorum.. Kelimeler özenle seçilmemiş kendi derdimi anlattığım saçma sapan bir yazı işte.. Neden adını dahi bilmediğiniz bir adama aşık olduğumu okuyorsunuz bende bilemiyorum.. Adını artık siz koyun sayın okuyucularım..
7 Şubat 2014 Cuma
Sevgilim..
"Güzel bir cümle veya güzel bir kelimeyle anlatmaya başlayabilirdim seni biliyordum.Ama artık hoşçakal demenin vakti geldi. Seni başka bir bilinmezliğe bırakıp, kendimin de başka bir bilinmezliğe doğru yol alma zamanı geldi. Düşündüm de artık uğraşmak yerine özgür olmaz vaktimiz gelmiş olabilir.. Seni bırakmak zor, içimden atmak zor farkındayım. Ama gitme vakti gelmişse daha fazla durmanın anlamı nedir ki? Seninle farkında olmadan çok fazla vakit geçirmişim. Biraz kırgındım ama hiç değildim aslında. Gülüşlerin gelirdi aklıma kırgınlığın esamesi kalmazdı bende. Suya yandığım gibi yanardım sana. Annemin kokusu kadar özlerdim seni. Babamın sevgisi kadar aşıktım sana. Ama sonra bir baktım ki, hayatında ki tüm yan rolleri bana bırakmışsın. Başrol olmam gerekirken, sevgilim sıfatını taşımam gerekirken, tüm sıfatsızlıkları taşıyan bir rol olmuşum hayatında. Senin hayatına; baharı, yazı, aşkı getiren ben, benim hayatımdaki güneşe, aşka, mutluluğa, huzura perde çeken ise; sensin.. Gölgemle bırakıyorum seni. Gölgeyle yaşamak nasıl bir şey bilemezsin. Sevilmemek, hayal kırıklığı, her şeyin bir oyundan ibaret olduğunu anlamak.. Nereden bileceksin ki bunu? Sahi bir çocuk oyunu gibiydi dimi her şey? Oyunun sonunda hangimiz daha çok yara aldık, hangimiz yara almadan kurtulduk biliyoruz dimi? Biz şimdi neyiz biliyor musun? desem, ne olduğumuz belli olmuyor mu? diyeceksin. Sen bilmiyorsun, hiçte bilemedin zaten. Ama ben buldum. Biz şimdi neyiz biliyor musun? Biz, şimdi hiçliğin ortasında kalmış biziz. Hiçlikten öte geçemeyecek olan, geçsekte eski biz olamayacak biz. En güzeli özgür bırakılmak. Bir uçurtmayla yer değiştiremeyiz elbet ama olsun, bir kuş gibi kafeste yaşamaktan iyidir. Bırakıp, gitme vakti geldi sanırım. Bir şeyin sonuna geldiğini anladığı zaman insan mutlu olamıyor. Mutlu olamıyor çünkü; eskisi gibi hissetmek kolay olmayacak biliyor bunu. Ben seni her şeyime katmıştım. Her şeyime katarken hep aklımdaydın. Çayıma şeker, rakıma su, kağıdıma cümle, günlerime anlam, gönlüme yar, dilime sevgili, içime şey olarak kattım seni. O yüzdendir çabuk gidemeyişim. Sev demekle sevilmediği gibi, git demekle de gidilmiyor sevgilim.. Kendine iyi bak! Şehrim, evim, cansuyum, sırdaşım, sevgilim, her şeyim.. Dünyada ki tüm sıfatları kaldırabilecek insan kendine çok iyi bak!"
25 Mayıs 2013 Cumartesi
Evleniyoruuum !
Dediğime bakmayın evlenmiyorum sadece bir şaka bu.
Sadece evlilik hakkında düşünüyordum..
Hayatımın aşkı, ruh ikizim, kocam, çocuklarımın babası, çok farklı türde sıfatlar yükleyeceğim gelecekteki eşimi düşünüyorum.
Tabii birbirimizi bulmamız, evlilik kararı nasıl alacağımız bunlar birer muamma..
Ailemin, akrabalarımın, arkadaşlarımın "Amaaan evi barkı olsun, arabası olsun." deyişlerini şimdiden duyuyor gibiyim.
Aslında değinmek istediğim konuda tam bu.
Sevgili gelecekteki eşimle, maddi yönden iyi olmayı bekleyip; o evidir, arabayıdır, bende efendime söyleyeyim falanı filanı tamamlamaya çalışırken birimizden birimiz hayata veda edersek n'lcak ?
O ev, araba, beyaz eşya için biriktirdiğimiz paralar n'lcak ?
Yada şöyle bir soru sorayım; birbirimize kavuşamadan, ayrı olarak geçirdiğimiz zamanlar n'lcak ?
Ondan sonra ben o parayı napiim yada o, o parayı napsın ?
Kirada yaşayalım, arabamızın taksitlerini beraber ödeyelim n'lcak ?
Birbirimizden beş dakika bile ayrı zaman geçirmeyelim yeter ki.
Tamam şimdi tahmin edebiliyorum, her insan ay sonunda kira yatırırken eli titrer titremez değil.
Onun yerine yemek yersin, gezersin tozarsın, tatil yaparsın kabul, ama yanında bunlara değecek kimse olmazsa ?
Ben bu kadar parayla bunu yiyeceğime gider, on tane şundan alır, beş tane bundan alırım dediğin şeyi alıpta, o şeyi yiyemeden ölmeden düşünsene ?
Hayatta ne yapmak istiyorsanız, ne yemek istiyorsanız yiyin, için. Para bu kadar mühim olmamalı.. Yanınızdakilere, kalbinizdekine, hala nefes alıyor oluşunuza dua edin ve sadece buna sevinin..
Hepp Sev Benii :))
İçimdeki sevinçlerden bizi sevdim ben, boşa değil gülüşlerden onu seçtiysem, yana yana hüzünlerden mutlu geldiysem, sebebi sihri peri masalda gizliii :))
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)